3.30.2010

Sportif Cümleler [Burak Eren] Röportajı



Bloglar aleminin tanıdık isimlerinden olan Burak Eren ile röportaj kuşağımızı açıyoruz. Verdiği içten cevaplar için teşekkür ediyor , başarılarının devamını diliyoruz.

- Blog dünyasında çoğu takipçinin bildiği kesindir ama yine de kimdir , ne değildir soruları karşılıksız kalmasın. Kimdir Burak Eren ?

En zorlandığım soru olmuştur her zaman :) Burak Eren 10.10.1987 doğumlu, Galatasaray ve Samsun sevdalısı, her şeyin ötesinde sporu çok seven {yapmaktan öte izlemeyi}, bu izlediklerini de yazmayı çok seven bir halk insanıdır. Kendisi Açıköğretim Üniversitesinde cebelleşir, ders yapmayı hiç sevmez ve bu yüzden süper bir öğrencilik hayatı geçmemiştir.

- Derbiyle başlayalım sıcağı sıcağına.. Ne olacak bu derbilerin keyifsiz hali ? ve tabii Galatasaray'ın durumu ?


Fenerbahçe derbilerinde yaşananlar psikolojik bir etki diyemeyeceğim. Çünkü Galatasaray'ın futbolcu yapısı her sene yenileniyor, yeni futbolcular geliyor ve bu yüzden ilk kez Fenerbahçe derbisi oynayan birinin yılların psikolojik etkisinden falan etkilendiğini düşünmüyorum. Galatasaray'ın çoğu maçta yaşadığı bir şanssızlık var ve bunu kıramıyor. Ama hedef maçlarına baktığımızda da hep Galatasaray'ın kazandığını görüyoruz. Malesef Fenerbahçe derbilerde neyi, ne yapması gerektiğini iyi biliyor. Mesela kendi sahalarında oynadığı maçlarda taraftar desteğini arkalarına alarak, müthiş bir psikoloji uyguluyorlar, Ali Sami Yen'de ise oyunu kendi hakimiyetlerine alıp, yavaşlatıp, asla panik olmuyorlar. Galatasaray'ın Saraçoğlu'nda yapamadığı malesef bu. Favori çıktığı maçlarda bile kazanamamasının sebebi sürekli kendi sistemini rakibe uyduramaması oldu.

Galatasaray'ın durumu ise bu sezon pek iç açıcı durmasa bile geleceğe yönelik güzel hamlelerden oluşuyor. Rijkaard ne olursa olsun ödün vermeden kendi sistemini uygulamaya çalışıyor. Ama 4-3-3'ün temel kalbi olan orta saha futbolcularımız bu sisteme uymadıkları için istikrar sağlayamıyoruz. Mehmet Topal, Ayhan, Barış Özbek ve Mustafa Sarp malesef bu sistemin futbolcusu değiller. Elano'da bu futbolcularla beraber oynayınca onların dilinden anlamıyor gibi hareket ediyor. Burada Elano'ya hak vermek mümkün ama fark yaratan bir futbolcu her koşulda kalitesini konuşturur. Sezon başında Arda Turan'ın bu orta sahayla yaptıkları gibi. Sezon içerisinde yaşanan sakatlıklar ise transfer dengesini bozdu ve bir spoter, orta saha alacakken mecburen ofansif futbolcu transferleri gerçekleştirdik. Şampiyonluk çok zor görünüyor ama Sabri, Caner Erkin, 4-3-3, yapılanma gibi hamlelere baktıkça geleceğimiz iyi olabilir. Mutlaka Rijkaard'la yola devam etmek, daha uzun bir sözleşme imzalamak gerekiyor. Çünkü bu işler 2 senede olabilecek işler değil. Türkiye çok farklı bir yapıyla karşı karşıya. Neeskens'in dediği gibi devrimler bir günde olmaz.

- Volkan Demirel'in hareketi hakkında ne düşünüyorsun? Bugün özür de diledi ama...


Volkan Demirel'in hareketi elbette çok yanlış, özellikle maçta oluşan dostane havaya baktığımda hiç ama hiç yakışmadı. Sadece bu harekete değil bu futbolcunun yapısına baktığımda karakter anlamında asla bir Rüştü Reçber olamayacak ama Türkiye'nin de şu an en iyi kalecisi olduğunu kabul etmek lazım. O hareket bir bakıma sizin Leo Franco eliyle top tutamazken, ben nasıl tutuyorum der gibiydi :) Gerçi bende olsam aynı hareketi yapma potansiyelim olduğundan Volkan'a kızmıyorum. Ama yapılmaması gereken bir durum. Özür dilemesi de zaten suçunun olduğunu gösteren bir durum.

- Ligin bundan sonraki akıbeti nasıl olacak sence ? Bursaspor mu , Fenerbahçe mi , Beşiktaş mı , Galatasaray mı şampiyon kim olacak ?


Bursaspor şu an en büyük favori gibi duruyor. Çünkü oynadıkları istikrarlı bir futbol var ve çoğu maçını kendi sahasında oynayacak. Gerçi Galatasaray deplasmanı ve Beşiktaş maçlarının olması fikstür anlamında çok da bir avantaj olmadığının göstergesi. Beşiktaş ise benim şampiyon adayım. Çünkü Mustafa Denizli forma girdi ve geçen sezon olduğu gibi oynadıkları her maçı kazanma modundalar. Ama son zamanlarda yaşanan sık sakatlıklar Beşiktaş'ın handikapı. Fenerbahçe ise Galatasaray galibiyeti ile beraber üzerlerinde oluşan ölü toprağını attı ve yeniden canlandılar. Daum'un her maçı 1-0 kazanalım yeter felsefesinin son 4 maçta Fenerbahçe'nin gol yememesinden anlayabiliyoruz. Galatasaray ise bundan 3 hafta önce şampiyonluğun en büyük adayıydı ama şimdilerde bunu söylemek zor. Büyük maçlarını atlatmış olması, rakiplerin birbiriyle oynayacak olması avantaj ama futbol istikrarlı olmadığından şampiyonluk zor diyorum. Hatta Şampiyonlar Ligi bileti bile zor.

- Sene başından beri Rijkaard üzerine basın üzerinden çok fazla yükleniliyor. "Hoca değil" , "Başarısız" gibi yorumlar yapılıyor. Rijkaard bir devrim mi ? Yoksa sene sonu yada seneye yollanacak bir teknik direktör daha mı kurban edilecek ?

Sadece futbolcuların maçdan bir gün önce kampa alınmamasından bile devrim söylemine başlangıç yapabiliriz. Çünkü Türkiye'de yıllardır futbolcular kampa alınır ama elle tutulur başarı yok. Biraz da kampa almamayı denemek lazım. Rijkaard'a teknik direktör değil diyenin zaten futbol görüşünden şüphe duymam, onun futboldan anlamadığını da düşünmem. Hollanda ve Barcelona kariyeri ortada. Üstelik bu takımlarda kurulu bir düzenin, başarının üstüne gelmeyip kendi felsefesiyle başarıya gitmiş bir isimden bahsediyoruz. Galatasaray takım olarak bu sezon başarısız olabilir ama Rijkaard'ın nimetlerini gelecek sezondan itibaren izleyeceğiz. Sezon sonunda da kesinlikle yollar ayrılmayacaktır. Camiadan da bu yönde bir baskı geleceğini düşünmüyorum. Çünkü Rijkaard çok farklı bir isim.

- Galatasaray UEFA Avrupa Liginden neden elendi? Tek sebebi forvetsizlik miydi ?


Galatasaray'ın Avrupa Ligi'nden elenmesinin sebebi yukarıda dediğim gibi devre arası transfer politikasının sakatlıklar yüzünden bozulmasıdır. Bir stoper ve orta saha ile iş bitecekken Baros ve Kewell'ın sakatlıkları bütün dengeleri bozdu. Hücumcular alındı, Baros'un sakatlığı uzadı falan derken o karmaşa ortamında Atletico Madrid'e elenmek durumunda kaldık. Tek sebep elbette forvetsizlik değil ama forvetsizlik en büyük etken.

- Kongre yapıldı. İki Adnan'dan Polat olanı kazandı. Seçim süreci boyunca Adnan Öztürk'e ve vaatlerine nasıl bakıyordun? Polat'ın seçilmesi neleri getirecek ?


Hepsinden önce sağlam bir muhalefetin olması ve seçim sürecinin son derece düzgün geçmesi kazananın Galatasaray olduğunu gösteriyor. Adnan Öztürk asla boş bir aday değildi ve aldığı oy oranından bunu görebiliriz. Seçimlere son derece iyi hazırlanmıştı ve söylemleri etkileyiciydi. Ama Galatasaray'ın aradığı istikrar ortamı ve Adnan Polat'ın kurumsal hamlelerine baktığımda Galatasaray'a kattığı vizyon ve değerler en azından bir dönem daha seçilmesini gerektiriyordu. Ayrıca karşısına sağlam bir adayın çıkması Adnan Polat'ın bu işe daha sağlam sarılmasının sebebi olmuştur. Muhalefet her zaman iyidir ve buna öcü gözüyle bakmamak gerekiyor. Yani Adnan Öztürk seçilseydi liseciler falan iş başında olacaktı söylemleri saçma. Zaten liseciler Adnan Öztürk'ü desteklese yüzde 70 oyla başkan şu an o olurdu. Galatasaray Lisesi bence Galatasaray'ın en büyük gururu ve diğer Dünya takımlarından bizi ayıran etmendir. Adnan Polat'ın seçilmesi ise Galatasaray'a bu iki senede başlatılan projelerin meyvelerini toplama ve yeni projelerin yürürlüğe girmesini getirecek. Böylelikle bir istikrar ve ekonomide canlanma görebileceğiz.

- Genel olarak Avrupa ekiplerine ve kupalara baktığımızda şu durumu görüyoruz. Bir Premier Lig orta sıra takımı Fulham Juve'ye fark atabiliyor. Öte yandan İspanya Ligi 11.cisi kadro kalitesi açısından büyük bir fark olmayan Galatasaray'ı da eleyebiliyor. Bunun sebebi sence nedir ?

Bunun sebebi tamamen Avrupalılık. Adamlar olaya çok farklı bakıyorlar. Fulham ilk maçta aldığı skorun ardından kimse kendilerine şans vermiyorken turu geçmeyi başarabiliyor, Atletico Madrid ise ne durumda olurlarsa olsunlar kalitelerini ortaya koyabiliyor. Mesela Lille'de Fenerbahçe'de iyi bir takım değil ama turu geçebiliyorlar. Bunun adına Avrupalılık diyorum ve bizde inşallah o günleri görürüz.

- Galatasaray Bayan Basketbol takımı Türkiye Kupasında 13 yıl aradan sonra zafere ulaştı. Ancak gerek Basketbol'da gerekse diğer amatör branşlarda Fenerbahçe'nin üstünlüğü söz konusu. Yatırımdan kaynaklanan bişey mi ? Yoksa farklı nedenleri mi var ?


Fenerbahçe'nin erkek basketbol takımına bakınca Ülker'in büyük desteğini, çok övülen bayan voleybol takımında ise Acıbadem desteğini görüyoruz. Bunlar çok iyi sponsorlar ve bunların gücü sayesinde bir üstünlük söz konusu. Ayrıca Aziz Yıldırım bu branşlara sponsor desteğine güvenerek fazla karışmıyor ve takımlar profesyonel kişilerin elinde. Galatasaray'da ise bu sponsor gücü olmadığından ve şubeler düzgün kişilere emanet edilmediğinden başarıdan söz etmemiz güç. Sadece bayan basketbol takımı iddialı durumda. O da bir gelenek ve maliyeti düşük bir iş olduğu için. Bayan basketbol takımının Galatasaray açısından yeri çok farklıdır. Bu genenekte o branşa yatırım yapılmasını sağlıyor.




- Biraz kişisel sorulara da ağırlık vermek istiyorum. Hiç Ali Sami Yen'e yada diğer büyük statlarda bir maça gittin mi ? Hangi maçtı o ?


Ali Sami Yen'i geçtim hayatımda İstanbul'a bile gitmedim :) Sami Yen'e gitmemek belki büyük eksiklik ama İstanbul'u hiç aramıyorum. 13 sene boyunca İzmir'de yaladığımdan Atatürk Stadı'na Galatasaray her geldiğinde elbette gittim. Gittiğim maçlar genelde Galatasaray - Altay, Göztepe ve Karşıyaka olduğu için çok büyük bir maç sayamam. Ama Galatasaray'ın Altay'ı 5-4 yendiği maçı da unutamam. Yağmur altında izlemiştik.

- Ekürin Serap Bahar ile güzel bir uyumunuz var. Aranızda zaman zaman anlaşmazlıklar yada fikir uyuşmazlıkları oluyor mu ?:)


Aramızda elbette anlaşmazlıklar ve uyuşmazlıklar oluyor. O olmasa zaten hayat çok sıkıcı olurdu ve blog bu günlere gelmezdi. Biz bütün sorunları konuşarak hallediyoruz, blog üstünde sürekli yenilikler düşünüyoruz ve bu sayede iyi bir ikili olduk diyebilirim. O olmasa yalnız blog kesinlikle olmazdı.

- Sofistike Sportive Blog'u yeni açtık sende biliyorsun. Nasıl buldun blogu ve yazıları? Kısa bir değerlendirme yaparmısın bizim için..


Seni zaten uzun zamandır tanıyor ve fikirlerine önem veriyorum. Çoğu zaman bazı konularda uyuşmuyor olmamız, benim sevdiğim birisi olduğunu gösteriyor. Çünkü dediğim gibi sürekli anlaşıyor olmak hayatı sıkıcı kılar :) Blog henüz yeni olmasına rağmen güzel bir giriş yaptı, yazılar güzel ve zaman geçtikte daha iyi olacağına inanıyorum. Bu işe zaman ayırırsan, sürekli ilgilenirsen blog yazmak çok zevkli bir iş. Başarılar diliyorum...

0 yorum:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails